Foça Fatihi

Sevgili okurlarım :p, nasılsınız?
Geçen haftaki başarısız çeşme macerasından sonra (yazmamıştım çok birşey vurmadık zaten) bu hafta başından kaşınmaya başladık. Perşembe günü için çift bot, ekip olarak birşeyler yapalım istiyorduk. Su sıcaklığı iyi, akyalar kuzeye çıkmaya başladı, hava durumu nasıl derken, havanın öğlene doğru patladığını gördük, kuzeyden alıcaktı rüzgarı. ilk fikir olarak çeşmeye batık taraflarına gitme fikri vardı. Son anda kaşıntının artması ve Didim e gitme fikri Koray'dan çıktı. Biz de olur dedik tabi. :)
Sabah 5 de Mümin'in dükkanın önünde buluştuk ve tekerlek döndü. Çift bot Mümin, Koray, Serkan Abi, Ben ve sonradan Didimde bize katılan Oktay Abi..
Didim'e yaklaşık 2 saatlik yolculuktan sonra vardık. 185 km :) (tam olarak didim değil de o nedenle daha fazla) hava süper, deniz dümdüz, hemen giyindik. atladık botlara tam gaz :) deniz de dümdüz ya bir havamız var sormayın :) ilk gittiğimiz yer denizin ortasında bir bankoydu. yani 40 - 50 metrelerden 14 metreye kadar yükselen bir taşlık. İri balık (akya - liça) için ortasuya bir kaç kez inip çıktım fakat gelen giden olmadı. Bir iki agaşon denemesine de bir sargoz, bir de aynalı mışka geldi. İkisini de aldım. Daha sonra başka bir meraya doğru yola çıktık. Burası nispeten daha derin ve daha güzel bir yerdi. Burada da 17 -18 metrelerde bir iki sargoz, Koray'ın gösterdiği 28 metredeki bir taştan da 2 tane eşkinamı aldım. 22 metrede bir bankoda sinaritler dolanmaya başladılar fakat yanaştıramadım. 2 şer kilo kadarlardı. Geçerlerken izlemesi bile çok güzel bir hayvan sinarit. Yakışıklı bir balık. Oğlum olsun adını Sinan koyucam :P Daha sonra farklı bankolarla dalışımızı tamamladık. Zaten saat 15 den sonra hava patladı ve hep söylediğim gibi denizle şaka olmuyor. Serkan Abi'nin 25 hp motoru bize endişe bile yaşatmadan kıyıya götürüyor. Denizde güç gerekiyor gerçekten.
Sağda gördükleriniz de 2 kilo üstü bir çupra (sağ) ve 2 kilo civarı bir akya (sol). Günün en iyi avlarıydı.

Eve döndüğümde saat 22.30 du ve pestilim çıkmış bir şekilde duşumu alıp yattım.
Yataktayken yorucu geçen bir gün, balıklar ve olaylar akılda, fakat hep düşündüğüm gibi, bu iş arkadaşsız sohbetsiz keyifli değil :)
En güzel şey dostlarla geçen bir gün. Bugün gibi :)

Aslına bakarsanız çok can alıcı durumlar olmadığı ve başıma çok enteresan bir şey gelmediği için yazmıyordum yazı. fakat geçen haftalarda çektiğim fotoğrafları paylaşayım istedim. 2-3 haftadır sürekli botla çandarlı adalara geçiyoruz. İyi kötü 15-20 parça balıkla dönüyoruz. Geçen hafta ahşap tüfeğimin epoxy si (vernik gibi birşey) çok çizildiği için bakıma bırakmıştım. O nedenle küçük tüfekle dalış yaptım. Allahım diyorum inşallah 20-30 kilo bir akya veya liça görmem :) neyse ki öyle bir karşılaşma yaşamadık :D
O tür büyük balıklar çok kuvvetli oldukları için zıpkınla vurulduktan sonra bir anda hızla çekip kaçmaya çalışıyor. Bu nedenle alt fotoğraflarda göreceğiniz makara var tüfeğin üzerinde. Makarada 50 metre ip var ve bu tür büyük balık vurduğunuzda makarayı açıyorsunuz, balık uzaklaşıyor. Yoruluyor ve öyle anca yakalayabiliyorsunuz.
Bu dönemlerde özellikle iri akyalar göç ediyorlar, o nedenle karşılaşma olasığı çok yüksek. Dalış yaparken suyun üzerinde size doğru yaklaşan melanur sürüleri görüyorsanız, bilin ki aşağıda birşey var :)

Bu hafta sualtı video kamerayı da aldık yanımıza, fakat çok çekecek bir şey bulamadım. Güzel videolar çekdiğim zaman atacağım youtube a. Video yerine biraz foto ile başbaşa bırakayım sizleri.