26 Nisan Çandarlı Mevkii :)


"ez tore na zerya xo yakeri
be tore decane xo vaceri"

ben sana şu kalbimi açayım
gel sana acılarımı anlatayım.

Geçen yazımdan sonra bu şarkı tam giderdi heralde :) Dendar..
Evet dalışla ilgili bişiler yazmadım bu ara. Dalışa gitmedim mi ? Gittim tabiki :) Geçen çarşamba bir Aliağa tarafına gittik İlkerle ve Sadıkla, Cumartesi günü de Serkan Abi ve Mertle Çandarlıya gittik.

Çarşamba günü Aliağada girdik suya. Çok enteresan bir yer. Daha önceden de girmiştik orada, su altından lpg boruları geçiyor ve açıkta koca koca gemilere yükleme yapılıyor. Suyun altında sürekli bir pervane sesi. booooouuuvvvv die :)
İşin kötü tarafı, dalışa başladık ben önden gidiyorum İlkerle Sadık geriden geliyor. Bir ses duydum, kafamı bir kaldırdım İlker bir taşa çıkmış, elinde de birisini tutuyor. Anam dedim Sadık bayıldı. Serbest dalışın en büyük tehlikelerinden birisi Senkop - Sığ Su Bayılması. Yapılan hiperventilasyon sayesinde iyice düşürülen karbondioksit seviyesi dipte nefes alma dürtüsünü bastırır ancak bu arada oksijen miktarı kritik seviyelere yaklaşmıştır. yüzeye çıkarken karbondioksitin kısmi basıncı hızla yükselirken oksijen azlığıda çok daha şiddetli etkiler böylece yüzeye bir kaç metre kala bilinç kaybı gerçekleşir. hele bir başına dalınıyorsa kötü sonuçlar doğurur.
Bayılma sonucunda üzerinizde de ağırlık olduğu için dipten çıkamıyorsunuz. İşte böyle birşey Senkop.

Neyse ki geriye doğru yüzdüğümde adamın İlker değil de bölge sanayi bölgesi olduğu için bir sanayi dalgıçı ve meğerse bc sini şişirdiğini farkettim. Ama ufak da olsa bir uçuklatma oldu bünyede tabi.

Sonrasında ikinci bir tehlike atlattım. 17 metreye falan bakındım bir 30 sn sonra çıkacağım. tam yukarıya doğru hamle yaptım, o da nee.. gidemiyorum. arkama bir döndüm. Eski bir balıkçı misinası ve baya kalın, kemerime takılmış. Asılıyorum kopmuyor, bir an panik oldum. Düşünsenize 17-18 metrede sırtınıza bişi takılmış ve nefesiniz bitiyor. O sırada ulan dedim ne panik yapıyorsun. Bacağımda bıçak var, çıkardım ve kestim misinayı. Fakat o kadar kötü bir durum ki, ben 5 yaşımdan beri dalış yapıyorum ve deneyimliyim. Yeni başlamış birisi olsa kesinlikle aklına gelmez. Neyse iyi kötü bir avdan sonra çıktık dışarı.











Alttaki fotoğrafta gördüğünüz yerler Çandarlı Adaları, Giorgiolar, İkiz Kardeşler.
Cumartesi günü sabah erkenden botla çıktık yola. Botun keyfi bambaşka cidden, hele hele hava da güneşli olursa oooohh.
Cumartesi günü tam tersi hava soğuk, güneş yok ve boğuktu. Çandarlıya geldik giyindik.
Çıktık yola adalara doğru. İlk merada başladık dalışa, o kadar güzel bir sualtı ki, yüzlerce kayalık, 3 metrelerden başlıyor 30 lara 40 lara kadar iniyor. Fotoğraf makinası olsaydı biraz video çekicektik. Gerçi bir aparat yapıcaz kola takmak için. Çok güzel çekimler olucak inşallah.
Neyse dalışımızı yaptıktan sonra ikinci adaya gittik, orada da 1 saat daldıktan sonra, hava iyice fırtınaya döndü. Kuytu bir yer bulup yemek yedik, fakat hava çok berbat olduğundan dönme kararı aldık ve başladık kıyıya doğru yol almaya. Hava soğuk, dalgalar vuruyor, biz sırılsıklam :)
En sonunda çıktık karaya toparlandık. Herşeye rağmen keyifli bir dalış sonrası tatlı bir yorgunluk. Kahvelerimizi koyduk ve çıktık yola. :) Bir çupra ve 7-8 sargoz, karagöz ile bitti gün.
Umarım daha güzel havalarda, çok güzel balıklar, trofelerle geçicek.

Aa son olarak, pinhani'nin yeni albümü süper. Özellikle "sırası değil" atlanmaması gereken bir şarkı..

"sakın bana naz etme , usanır kalbim sana yenilmeye
suçum seni sevmekse yüzünü asma , ceza değil bana

bugün benim değil , biter senin gibi
hiç vaktin olmadı senin , şimdi gelemezsin sırası değil" :)
  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • Twitter
  • RSS

1 Response to "26 Nisan Çandarlı Mevkii :)"

  1. betty puf puf Says:
    30 Nisan 2008 14:01

    Okumayı ayrı bi seviyorum ama şu balıkları dizişini apayrı :)