Ayrılık Sevdaya Dahil
"Rüzgar uzak karanlıklara sürmüş yıldızları
Mor kıvılcımlar geçiyor dağınık yalnızlığımdan"
Yalnızlığım, heralde uzun zamandır düşündüğüm şeylerden birisi. Düşünceler ardı ardına gelirken insan hep başıboş kaldığını farkediyor. Zaten düşünmek de yalnızlık değil midir ?
Son zamanlarda hayata dair iki kelime yazmak istiyorum fakat bu ara yaşadıklarım fazla ağır geliyor ve boğazım düğümleniyor, ellerim kilitleniyor.
Rüzgarın uzak karanlıklara sürdüğü yıldızlar gibi en sevdiğim arkadaşlarım da uzak yaşamlara yol aldılar. Oturup iki kelam laf edebileceğim, dertleşebileceğim iki insan izmirden taşındı. Birisi Çınar, diğeri de İnan. Dün gece taşınmasına saatler kala İnan'la msn den konuşuyorduk. O an aklımda canlandı ve şöyle dedim." Senin gidişin bana küçüklüğümü hatırlattı. Çocukken yazlıkta yeni arkadaşlar edinirdik. Çok samimi olurduk kısa sürede ama yaz bitince ayrılık vakti gelirdi. Hep hevesim kursağımda kalmışlığım vardı."
Bugün de bir senedir peşinden koşturduğum, belki de gelecek için çok güzel olucak şirketimden ayrıldım. Ne güzel umutlarla kurmuştuk halbuki şirketi. Tabii işte ticaret.. Her şey umulduğu gibi ilerlemiyor. Evet..
Ayrılmanın da vahşi bir tadı var..
Hani deve kuşları korkunca kafalarını kazdıkları bir çukura sokar ya, ben de bu ara suyun altından çıkmak istemiyorum gibi. Ne kadar derine dalsam o kadar gizlenebiliyorum sanki. Hayattan soyutlanmak istiyorum oradayken. En güvenilir yer, en huzurlu yer orası sanki benim için..
Mutlaka hayat her zaman gülümsemeyecek, zaman zaman sıkıntılı günler de olucak. Her şeye rağmen hayat devam ediyor ve güzel günler gelicek değil mi ? :)
Yine de şair güzel söylemiş
"Eflatuna çalar puslu lacivert, bir sis kuşattı ormanı
karanlık çöktü denize, yanlızlık çakmak taşı gibi sert, elmas gibi keskin
ne yanına dönsen bir yerin kesilir, fena kan kaybedersin...
Mor kıvılcımlar geçiyor dağınık yalnızlığımdan"
Yalnızlığım, heralde uzun zamandır düşündüğüm şeylerden birisi. Düşünceler ardı ardına gelirken insan hep başıboş kaldığını farkediyor. Zaten düşünmek de yalnızlık değil midir ?
Son zamanlarda hayata dair iki kelime yazmak istiyorum fakat bu ara yaşadıklarım fazla ağır geliyor ve boğazım düğümleniyor, ellerim kilitleniyor.
Rüzgarın uzak karanlıklara sürdüğü yıldızlar gibi en sevdiğim arkadaşlarım da uzak yaşamlara yol aldılar. Oturup iki kelam laf edebileceğim, dertleşebileceğim iki insan izmirden taşındı. Birisi Çınar, diğeri de İnan. Dün gece taşınmasına saatler kala İnan'la msn den konuşuyorduk. O an aklımda canlandı ve şöyle dedim." Senin gidişin bana küçüklüğümü hatırlattı. Çocukken yazlıkta yeni arkadaşlar edinirdik. Çok samimi olurduk kısa sürede ama yaz bitince ayrılık vakti gelirdi. Hep hevesim kursağımda kalmışlığım vardı."
Bugün de bir senedir peşinden koşturduğum, belki de gelecek için çok güzel olucak şirketimden ayrıldım. Ne güzel umutlarla kurmuştuk halbuki şirketi. Tabii işte ticaret.. Her şey umulduğu gibi ilerlemiyor. Evet..
Ayrılmanın da vahşi bir tadı var..
Hani deve kuşları korkunca kafalarını kazdıkları bir çukura sokar ya, ben de bu ara suyun altından çıkmak istemiyorum gibi. Ne kadar derine dalsam o kadar gizlenebiliyorum sanki. Hayattan soyutlanmak istiyorum oradayken. En güvenilir yer, en huzurlu yer orası sanki benim için..
Mutlaka hayat her zaman gülümsemeyecek, zaman zaman sıkıntılı günler de olucak. Her şeye rağmen hayat devam ediyor ve güzel günler gelicek değil mi ? :)
Yine de şair güzel söylemiş
"Eflatuna çalar puslu lacivert, bir sis kuşattı ormanı
karanlık çöktü denize, yanlızlık çakmak taşı gibi sert, elmas gibi keskin
ne yanına dönsen bir yerin kesilir, fena kan kaybedersin...
0 Response to "Ayrılık Sevdaya Dahil"
Yorum Gönder