Homo Delphinus - Jacques Mayol
Her dalgıcın ve denize sevdalı olan insanın imrenerek baktığı birisidir Jacques Mayol. Jean Reno'nun yönetmenliğini yaptığı 1988 yapımı Le Grande Bleu filminin de baş karakterlerinden birisidir.
1927 yılında fransız bir anne babanın oğlu olarak çin'de dünyaya gelir.12 yaşına kadar doğduğu ülkede yaşar.7 yaşındayken ailecek fransa'ya doğru yapılan bir gemi yolculuğu sırasında,ilk defa kızıl deniz açıklarında karşılaşır yunus'larla.çocuk aklından neler geçtiği bilinmez,ancak sonradan yunuslar için ''onlar benim gerçek ailem'' diyecektir.denize olan sevgisi keşif duygusu ile birleşince dalmaya başlar.apnea dalış'ta denilen,nefesi tutarak ve tüpsüz yapılan dalışlar yapmaktadır.1976 yılında 100 metreye tüpsüz dalabilen ilk dalgıçtır.bu dünya rekoru aslında uzun ve azimli bir çalışmanın sonunda gelmiştir.nefesini çok uzun bir süre tutabilmektedir mayol,100 metrede kalp atışları dakika'da 20'ye düşmektedir.o basınçta vücudundaki kanın neredeyse tamamı beyninde toplanmaktadır.bilim adamları ve doktorlar bunun sadece yunuslar ve balinalarda görülen bir fenomen olduğunu söylerler.katıldığı yarışmaların çoğunda rakip dalgıçlar hiperventilasyon veya aşırı basınç nedeniyle farklı zararlar görürken,mayol 56 yaşında 105 metre ile ikinci kez dünya rekorunu eline geçirir.2000 yılında basılan kitabı ''homo delphinus the dolphin within man'' serbest dalgıçların kutsal kitabı olmuştur.kitapta mayol insanın aquatik bir kökeni olup olmadığını sorgular.annemiz diye bahsettiği okyanus ile ve özellikle'de yunuslar ve balinalarla derin bir bağımız olduğunu düşünmektedir.kelimelere olan borcunu ödediğinden midir,yoksa sırf yunuslarla yüzebilmek için ilk gençlik yıllarında florida'daki bir havuzda işe başlayıp,öğlen yemekleri dahil onlarla yüzüp ''her şeyi onlardan öğrendim'' dediği için midir bilinmez,sözler sadece bir detaydır.yakın arkadaşlarına göre mayol ile iletişim kurmanın % 20'si sözcüklerdir,% 30'u beden dili ve geri kalanı sadece telepati.jaques mayol kendi yapabildikleri ve yaptıklarıyla denizle insanın tinsel bağlantısını analiz etmiş,doğayla olan bağlantımızı tekrar kurmamızı sağlamaya çalışmıştır.derin spiritüel yetenek ve algılara sahip olduğu şüphe götürmez olan mayol,zaman zaman umutsuzluğa düşsede yaşamının çok önemli bir bölümünü suyun içinde,yunus ve balinalarla derine dalmayı öğrenerek,deniz annemizle bağlantısının ve varoluşun gizemini aramakla geçirmiştir.dalmak için adaları tercih eden mayol,74 yaşında iken bile hemen her gün 40 metrelere dalmakta ve nefesini rahatça 4 dakika tutabilmektedir.italya japonya ve güney caicos adaları arasında yaşamını geçiren mayol,1983 yılında dalışı resmi olarak bıraktığını açıkladıktan sonra arkeoloji ile ilgilenmiş ve kardeşi pierre mayol ile birlikte bir kitap daha yazmış,onlarca belgesel filmin yazarlığını ve prodüktörlüğünü yapmış ve dalış tekniklerini anlattığı seminerlere katılıp,dünyanın bir çok yerindeki dalış okullarına aktif destek vermiştir.dalgıçların kişisel ego ile kendilerini zorlayarak katıldıkları yarışmaları haz etmemiştir,bunu dostlar arasındaki her konuşmasında dile getirir.''amaç bu değil'' demiştir.mayol'a göre denizle olan bağlantımız bize bir şeyler katmalıdır,en azından deneyimsel olarak algımıza olumlu bir etkisi olmalıdır.yine de umudunu yitirmez.anlamayanlara kızsada,anlayanı çoktur.takvimler 22 aralık 2001'i gösterirken,''yunus adam'' ünvanının haklı tek sahibi jaques mayol yaşamla ölüm arasındaki ince çizgiyi,italya elba'daki evinin havuzunun yanında bulunduğunda geçmiştir.mavi suların siyaha döndüğü noktada hiç kimse intiharının nedenini anlamaz.kimilerine göre mayol zamanın geri döndürülemez prensibini kabullenememiş ve yaşlandığı için depresyona girmiştir.kimileriyse tüm doygunluğunu yeni bir tecrübe eklemek istediğini ve belki de kendi ölümünün ardındaki gizi aralamak için bunu yaptığını savunur.sebep ne olursa olsun,okyanuslarda bir yaşam geçiren mayol,iki kitabı,yüzlerce dalışı,dalmaya olan tutkusu ve yunus'lara olan derin sevgisi ile anılmaya ve tüm zamanların en efsanevi serbest dalgıcı olarak kalmaya devam edecektir.
Yazımızı Le Grande Bleu filminden bir sahne ile hatta benim en sevdiğim sahnesi ile bitirelim.
" Bir deniz kızı ile karşılaşmak için ne yaparsın biliyor musun?denizin dibine kadar dalarsın.suyun artık mavi olmadığı yere.gökyüzünün yalnızca bir anı olduğu yere.ve orada sessizce yüzersin.ve orada kalırsın.ve orada kararını verirsin;onlar için ölebilirsin.sadece o zaman ortaya çıkarlar.gelirler ve seni karşılarlar ve seni onlara olan aşkınla yargılarlar.eğer içtense,eğer safsa onlarla olursun ve seni sonsuza kadar alıp götürürler. "
1927 yılında fransız bir anne babanın oğlu olarak çin'de dünyaya gelir.12 yaşına kadar doğduğu ülkede yaşar.7 yaşındayken ailecek fransa'ya doğru yapılan bir gemi yolculuğu sırasında,ilk defa kızıl deniz açıklarında karşılaşır yunus'larla.çocuk aklından neler geçtiği bilinmez,ancak sonradan yunuslar için ''onlar benim gerçek ailem'' diyecektir.denize olan sevgisi keşif duygusu ile birleşince dalmaya başlar.apnea dalış'ta denilen,nefesi tutarak ve tüpsüz yapılan dalışlar yapmaktadır.1976 yılında 100 metreye tüpsüz dalabilen ilk dalgıçtır.bu dünya rekoru aslında uzun ve azimli bir çalışmanın sonunda gelmiştir.nefesini çok uzun bir süre tutabilmektedir mayol,100 metrede kalp atışları dakika'da 20'ye düşmektedir.o basınçta vücudundaki kanın neredeyse tamamı beyninde toplanmaktadır.bilim adamları ve doktorlar bunun sadece yunuslar ve balinalarda görülen bir fenomen olduğunu söylerler.katıldığı yarışmaların çoğunda rakip dalgıçlar hiperventilasyon veya aşırı basınç nedeniyle farklı zararlar görürken,mayol 56 yaşında 105 metre ile ikinci kez dünya rekorunu eline geçirir.2000 yılında basılan kitabı ''homo delphinus the dolphin within man'' serbest dalgıçların kutsal kitabı olmuştur.kitapta mayol insanın aquatik bir kökeni olup olmadığını sorgular.annemiz diye bahsettiği okyanus ile ve özellikle'de yunuslar ve balinalarla derin bir bağımız olduğunu düşünmektedir.kelimelere olan borcunu ödediğinden midir,yoksa sırf yunuslarla yüzebilmek için ilk gençlik yıllarında florida'daki bir havuzda işe başlayıp,öğlen yemekleri dahil onlarla yüzüp ''her şeyi onlardan öğrendim'' dediği için midir bilinmez,sözler sadece bir detaydır.yakın arkadaşlarına göre mayol ile iletişim kurmanın % 20'si sözcüklerdir,% 30'u beden dili ve geri kalanı sadece telepati.jaques mayol kendi yapabildikleri ve yaptıklarıyla denizle insanın tinsel bağlantısını analiz etmiş,doğayla olan bağlantımızı tekrar kurmamızı sağlamaya çalışmıştır.derin spiritüel yetenek ve algılara sahip olduğu şüphe götürmez olan mayol,zaman zaman umutsuzluğa düşsede yaşamının çok önemli bir bölümünü suyun içinde,yunus ve balinalarla derine dalmayı öğrenerek,deniz annemizle bağlantısının ve varoluşun gizemini aramakla geçirmiştir.dalmak için adaları tercih eden mayol,74 yaşında iken bile hemen her gün 40 metrelere dalmakta ve nefesini rahatça 4 dakika tutabilmektedir.italya japonya ve güney caicos adaları arasında yaşamını geçiren mayol,1983 yılında dalışı resmi olarak bıraktığını açıkladıktan sonra arkeoloji ile ilgilenmiş ve kardeşi pierre mayol ile birlikte bir kitap daha yazmış,onlarca belgesel filmin yazarlığını ve prodüktörlüğünü yapmış ve dalış tekniklerini anlattığı seminerlere katılıp,dünyanın bir çok yerindeki dalış okullarına aktif destek vermiştir.dalgıçların kişisel ego ile kendilerini zorlayarak katıldıkları yarışmaları haz etmemiştir,bunu dostlar arasındaki her konuşmasında dile getirir.''amaç bu değil'' demiştir.mayol'a göre denizle olan bağlantımız bize bir şeyler katmalıdır,en azından deneyimsel olarak algımıza olumlu bir etkisi olmalıdır.yine de umudunu yitirmez.anlamayanlara kızsada,anlayanı çoktur.takvimler 22 aralık 2001'i gösterirken,''yunus adam'' ünvanının haklı tek sahibi jaques mayol yaşamla ölüm arasındaki ince çizgiyi,italya elba'daki evinin havuzunun yanında bulunduğunda geçmiştir.mavi suların siyaha döndüğü noktada hiç kimse intiharının nedenini anlamaz.kimilerine göre mayol zamanın geri döndürülemez prensibini kabullenememiş ve yaşlandığı için depresyona girmiştir.kimileriyse tüm doygunluğunu yeni bir tecrübe eklemek istediğini ve belki de kendi ölümünün ardındaki gizi aralamak için bunu yaptığını savunur.sebep ne olursa olsun,okyanuslarda bir yaşam geçiren mayol,iki kitabı,yüzlerce dalışı,dalmaya olan tutkusu ve yunus'lara olan derin sevgisi ile anılmaya ve tüm zamanların en efsanevi serbest dalgıcı olarak kalmaya devam edecektir.
Yazımızı Le Grande Bleu filminden bir sahne ile hatta benim en sevdiğim sahnesi ile bitirelim.
" Bir deniz kızı ile karşılaşmak için ne yaparsın biliyor musun?denizin dibine kadar dalarsın.suyun artık mavi olmadığı yere.gökyüzünün yalnızca bir anı olduğu yere.ve orada sessizce yüzersin.ve orada kalırsın.ve orada kararını verirsin;onlar için ölebilirsin.sadece o zaman ortaya çıkarlar.gelirler ve seni karşılarlar ve seni onlara olan aşkınla yargılarlar.eğer içtense,eğer safsa onlarla olursun ve seni sonsuza kadar alıp götürürler. "
0 Response to "Homo Delphinus - Jacques Mayol"
Yorum Gönder